Konserlerin yasaklanması, tarikat liderlerinin serbest kıyafetlere yönelik tepkileri, yaşam tarzına müdahale ve kültür yaşantısının dini referanslara göre biçimlendirme çabaları gündemden düşmüyor. Laiklik karşıtı bu çabalar ise eğitim ve kültür yaşamına devlet müdahalesinin olmamasını savunan neo-liberal politikaların sonucu olarak ortaya çıkıyor. Asıl mesele dine uygun davranıp, davranmamaya zorlanmamız değil, neo-liberal reform politikalarının sürdürülmesine zorlanıp, zorlanmamızla ilgili.
Eğitim sisteminin dini içeriklere göre şekillenmesi, neo-liberal reformların gereği olarak devletin eğitimden çekilmesi sürecinde gündeme geldi. Neo-liberal eğitim politikalarına göre artık iki tür okul var: Özel okullar ve dini eğitim veren okullar. Eğer yüzde 1'lik başarı dilimine giren bir öğrenciyseniz nitelikli kamu okullarında ya da özel okullarda burslu okuyabilirsiniz. Bunun dışındaki büyük öğrenci kitlesi ise özel okullarda ya dini eğitim veren imam hatip okullarında eğitim görmek durumunda.
Dini eğitim veren okullar için devletin bütçesinden kaynak aktarılmaması çok sorun olmuyor. Çünkü dini eğitim sisteminde devletin eksikliğinden kaynaklanan boşluk cemaat eve tarikatlar tarafından doldurulabiliyor. Eğer çocuğunuz dini eğitim veren okullara gitmek istemiyorsa o zaman pamuk eller cebe. Çocuğunuzun özel okul masrafını karşılayabilmek için veli olarak dişinizi tırnağınıza takabilirsiniz.
Kültür yaşantısının dinselleştirilmesinin de eğitim yaşamının dinselleştirilmesinden farklı bir içeriği bulunmuyor. Dini liderlerin toplumsal yaşama müdahaleye yönelik açıklamaların ve yetkili makamların bu tür açıklamaları uygulamalarına rehber kabul etmesinin arkasında yatan neden kültürel yaşamın dini referanslara göre şekillendirme amacından kaynaklanıyor. Neo-liberal politikaların yaşama geçirilmesinde isteksiz davranılacak olursa dini liderler tarafından sergilenen tepkiler kolaylıkla siyasal taleplere dönüşebilir.
Dini referanslara göre oluşturulmamış olan kamusal kültürel etkinliklere karşı sergilenen hoşnutsuzluğun nedeni, diğer her şey gibi kültürün de ticarileşmesini öngören neo-liberal paradigmanın hegemonyasından kaynaklanıyor. Buna göre: "Her şey ticaridir, dolayısıyla kültür de ticaridir. Kamusal kültür yoktur ve kamusal olan diğer her şey gibi kamusallığı hedefleyen kültür de ahlaksızlıktır...." Dolayısıyla laiklik artık sadece laiklik değildir. Laiklikten söz etmek gerekiyorsa, olanaklı olan tek laiklik şeklinin anti-neoliberal laiklik olduğunu kabul etmek gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder