tag:blogger.com,1999:blog-85225986772339108352024-03-28T04:01:07.412-07:00Eğitim YazılarıUnknownnoreply@blogger.comBlogger22125tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-44109424251218952602024-03-28T03:59:00.000-07:002024-03-28T04:00:34.545-07:00Eğitimdeki sorunlar velilere mi havale edilmeli?<p>Basında yer alan habere göre Eğitim Sen Çanakkale Şubesi son dönemde gündeme gelen ÇEDES projesi hakkında açıklamalarda bulundu. Sendika ‘’Çocuklarınızın ÇEDES ve Benzeri Projelerin Etkinliklerine Katılmasına İzin Vermeyin!’’ diyerek velileri uyardı. Sendikaların kendi alanları ile ilgili sorunlarda konuyu bireylerin sorumluluğuna havale eden yaklaşım sergilemesi çok yerinde bir yaklaşım olmasa gerekir. </p><span><a name='more'></a></span><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://cdn.the-new-englander.com/wp-content-wasabi/2018/02/Problems-in-Your-Study-Education-Astro-Remedies.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="283" data-original-width="424" height="214" src="https://cdn.the-new-englander.com/wp-content-wasabi/2018/02/Problems-in-Your-Study-Education-Astro-Remedies.jpg" width="320" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><p><b>Eğitimin kamusal işlevlerinden uzaklaşma</b></p><p>Eğitim sendikalarının eğitim alanında yaşanan sorunlara duyarlı olması elbette doğru ve kendilerinden beklenen bir tutumdur. Ancak ÇEDES projesi ile ilgili olarak Eğitim Sen sendikasının velilere yaptığı çağrının doğru olup olmadığı kuşkuludur. ÇEDES uygulaması hiç kuşkusuz kamusal eğitim anlayışı açısından yanlıştır. ÇEDES projesi aracılığı ile kamu kurumu dışındaki yapılara okullarda öğrencilerin eğitimi konusunda sorumluluk verilmesi, eğitimin kamusal özelliğini zedelemekte ve çok başlılığa yol açmaktadır. ÇEDES projesi tarzı uygulamalar eğitimin kamusal işlevlerinden uzaklaşılmasına yol açmakta, deyimi yerindeyse “yerli ve milli” eğitim anlayışına da ters düşmektedir. </p><p><b>Eğitimin sorumluluğu anne babalara yüklenemez</b> </p><p>Eğitim Sen’in ÇEDES projesine karşı çıkmakla doğru bir tutum almakla birlikte bunun için velilere çağrı yapması ise sorunludur. Çünkü ülkemizde devletin eğitim hizmetlerinin sorumluluğunu giderek daha az üstlenmesinin bir yansımasını ÇEDES gibi projeler aracılığı ile eğitim alanında kamu kurumu olmayan yapılara alan açılması oluşturuyorsa, bunun diğer bir yansımasını ise velilerin özel okullara yönlendirilmesi oluşturmaktadır. Basında yer alan bir diğer habere göre özel okulların derslik sayısının, temel eğitimde ilköğretim kademesi hariç hemen her kademede devlet okullarının derslik sayısını geride bıraktığı belirlendi. </p><h3 style="text-align: right;"><span style="font-weight: normal;">Gerek özel okulların eğitimdeki payının artması, gerekse de devlet okullarında kamu kurumları dışındaki yapıların giderek daha fazla etkin olması eğitime ayrılan kamu kaynaklarının azalmasının sonucu olarak ortaya çıkıyor</span></h3><p>Velilerin özel okul tercihi yapmalarında çocuklarının tam gün eğitim veren bir okula gönderme isteğinin yanı sıra devlet okullarında giderek eğitimin bilimsellikten uzaklaşması neden oluyor. Gerek özel okulların eğitimdeki payının artması, gerekse de devlet okullarında kamu kurumları dışındaki yapıların giderek daha fazla etkin olması ise eğitime ayrılan kamu kaynaklarının azalmasının sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bir başka deyişle ÇEDES projesi gibi uygulamalar aracılığı ile kamu kurumu olmayan yapılara giderek daha fazla alan açılıyor olması velilerin özel okul tercihi yapmasına neden olan bir başka faktör olarak ortaya çıktığı biliniyor. (2) İşte bu nedenle Eğitim Sen sendikasının velilere ÇEDES projesine onay vermeme çağrısı yapması yaklaşımı sorunludur. Yapılması gereken eğitim alanı ve çocuk gelişimi ile ilgili diğer sendika, meslek odası, dernek gibi yapılarla birlikte bu alanın sorunlarının masaya yatırılması ve nitelikli, kamusal eğitim hakkı için etkin girişimlerde bulunulmasıdır. Sendikaların öncelikli görevi de eğitim sorunlarına çözüm bulmayı velilerin bireysel çabalarına havale etmek yerine örgütlü topluma yakışır şekilde nitelikli, kamusal eğitim mücadelesini daha ileri bir aşamaya taşımak olsa gerekir. </p><p><b>Kaynaklar</b>:</p><p>1.Eğitim Sen: "Çocuklarınızın ÇEDES Projelerine Katılmasına İzin Vermeyin" https://www.caninsesi.com.tr/haber/19441593/egitim-sen-cocuklarinizin-cedes-projelerine-katilmasina-izin-vermeyin</p><p>2.Özeldeki derslik sayısı, kamuyu solladı https://artigercek.com/guncel/ozeldeki-derslik-sayisi-kamuyu-solladi-288461h#:</p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-45550295191289449372023-11-21T00:17:00.001-08:002023-11-21T13:07:47.214-08:00Okul aile birlikerini kim denetliyor? Birün gazetesinin haberine göre Finike Cumhuriyet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde beden eğitimi öğretmeni ve Eğitim Sen Finike Baş Temsilcisi Ercan Balkis’e okul aile birliği parası ile öğretmenlere yemek verilmesine karşı çıktığı için kınama cezasısı verildiği belirtildi. <span><a name="more"></a></span><span><a name='more'></a></span><div><br /></div><div>Yaşanan olay eğitim hizmetlerinin bir bölümünün finansmanının okul aile birlikleri tarafından karşılanması uygulamasının sorunlarına işaret ediyor. Ülkemizde eğitim hizmetlerinin finansmanında devletin rolünün nerede başlayıp, nerede bittiği ve bunun için kullanılan okul aile birliklerinin bütçesini kimin denetlediği belirsizdir. Velilerin bağışları ile oluşturulan okul aile birliği bütçesi ile eğitim hizmetlerinin finanse edilmesi adeta keşmekeşe yol açmış bulunmaktadır. </div><div><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://www.budgetingincome.com/wp-content/uploads/making-budget.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="432" data-original-width="650" height="213" src="https://www.budgetingincome.com/wp-content/uploads/making-budget.jpg" width="320" /></a></div><br /><div><br /></div><div><br /></div><div>Okul aile birlikleri eğitim hizmetlerinin finansmanı için kullanılabilecek yapılar değil. Bu birliklerin eğitim harcamalarını karşılamalarına yönelik mevzuatları ve doğru düzgün bütçeleri yok. Bütçeleri de denetlenmiyor. Okul aile birlikleri genel kurullarına bu birliklerin tahmini bütçeleri sunulmuyor ve önceki yılların bütçeleri ibra edilmiyor. Buna rağmen eğitim harcamalarının bir bölümünün okul aile birlikleri tarafından karşılanmasına Millieğitim yöneticileri tarafından sessiz kalınarak onay verildiği görülüyor. </div><div><br /></div><div>Kamu kurumlarının eğitim hizmetleri bu şekilde yönetilemez. Okul aile birlikleri aracılığı ile eğitim harcamalarının yapılıp, yapılmayacağı ve eğer yapılacaksa bunun hangi esaslara göre yapılacağı bir an önce kurala bağlanmalıdır. Eğer bu birlikler aracılığı ile eğitim harcamaları gerçekleştirilecekse okul aile birliklerinin bütçeleri denetime kavuşturulmalıdır.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-26848289568368504812023-10-29T11:33:00.019-07:002023-11-21T22:33:53.247-08:00 NEDEN SADECE OKULDA PERDE VAR?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div>Birgün gazetesinin haberine göre Harem selamlık olarak perdeyle ikiye ayrılan Kırklareli Lülerburgaz Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne bağlı pansiyonun yemekhanesinde perdeyi açan kadın öğretmen meslektaşı ile idareci erkek arasında tartışma çıktı. </div><div><br /></div><span><a name="more"></a></span><span><a name='more'></a></span><div><br /></div><div>Sonrasında fiziksel olarak saldırıya uğrayan kadın öğretmen idareciden şikayetçi oldu. Pansiyonun yemekhanesinde erkek öğrencilerle kız öğrenciler arasındaki bölüm arasına perde çekilmesi akıllara soru işaretleri getiriyor. Kamu kurumlarında, özel şirketlerde, otobüste ve kamusal yaşamın diğer alanlarında erkeklerle kızlar arasında haremlik, selamlık uygulaması yapılmazken okullarda neden kız öğrenciler ile erkek öğrenciler arasına perde çekiliyor.</div><div><br /></div><div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEio5RHbMG4B5GMAVvlJPbCKablABDc3AXm6BX1SIpVFq35EGfDjRtxhmEamPaLf82vPjsKz2kpsNDXolqerhHAb00eKP-HtF8Mpq4ewhuMFIXyqskKAo5QX117GEKx9ylVDDLVJyqJvQLaKfk5q3oPa2DzP_oqVxcRWtl4vDsHdmmrbojLFdQhc6cFZ75s" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" height="263" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEio5RHbMG4B5GMAVvlJPbCKablABDc3AXm6BX1SIpVFq35EGfDjRtxhmEamPaLf82vPjsKz2kpsNDXolqerhHAb00eKP-HtF8Mpq4ewhuMFIXyqskKAo5QX117GEKx9ylVDDLVJyqJvQLaKfk5q3oPa2DzP_oqVxcRWtl4vDsHdmmrbojLFdQhc6cFZ75s=w296-h263" width="296" />
</a>
</div><br /></div><div><br /></div><div>Çocuğunu haremlik selamlık uygulamaların olduğu okullara göndermek istemeyen velilerin önünde hangi seçenekler bulunmaktadır? Haremlik selamlık uygulamaların olmadığı özel okul seçeneğinin de velilere sunulmuş olması, eğitimde dinselleşmenin arka planında eğitim sisteminin özelleştirilmesi amacının yer aldığını gösteriyor olabilir mi? </div><div><br /></div><h3 style="text-align: left;"><span face="Roboto, sans-serif" style="background-color: white; color: #37474f; font-weight: normal; letter-spacing: 0.2px;">Haremlik selamlık uygulamaların olmadığı özel okul seçeneğinin de velilere sunulmuş olması, eğitimde dinselleşmenin arka planınında eğitim sisteminin özelleştirilmesi amacının yer aldığını gösteriyor olabilir mi? </span></h3><div><br /></div><div>Bu uygulamalar parası olan veliler çocuğunu özel okula gönderebilir, olmayanlar ise çocuklarını müfredatın dinsel cemaat ve tarikatların etkinliklerine açık haremlik selamlık okullara göndersin, eğitime ayrılacak para velielerden ya da cemaatlerin kaynaklarından karşılansın anlamına gelmiyor mu? Kamusal yaşamın hiç bir alanında kadınlarla erkekler arasında perde çekilmezken, okullarda neden perde çekiliyor. Okullarda kızlarla erkekler arasına çekilen perde neyi gizlemeyi amaçlamaktadır?</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-38065063903138878312023-04-22T22:19:00.003-07:002023-04-23T00:08:45.423-07:00Okul müdürü olmasına aracılık eden kişiye minnet borcunu ödemiş <div>Konya'da lise öğrencisi 17 yaşındaki G.A.'nın “Seni Milli İstihbarat Teşkilatı'na memur olarak </div><div>alacağız” diyerek kandırılıp, cinsel istismara maruz bırakılmasına ilişkin soruşturmada, okul müdürü Harun Avcu, ek savunmasında dikkat çeken ifadeler yer aldı.</div><div><br></div><div>Birgün gazetesinin haberine göre Harun Avcı ifadesinde "Okul müdürü olmama yardımcı olan Asuman Sahar Koleri'nin 'Sen imam hatip mezunusun. Bunların nikahını kıyalım. Dualarını yapıver' demesi ile okul müdürü olmamda yardımı olan Koleri'ye minnet borcumu ödemek için dualarını yapıverdim." dedi.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-57067461951072993762023-04-09T04:39:00.003-07:002023-04-10T05:48:04.986-07:00Gençler ülkeden gitmek istiyor çünkü....<div>Türkiye'de iş yerlerinin önceliği çalışan refahı değil.<span><a name='more'></a></span></div><div><br /></div><div>Her ne kadar Millet İttifak'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu yurt dışına gitme planı yapan genç kuşaklara yönelik hazırladığı Tik Tok videosunda hiç kimsenin gençlere ikizler burcu musun diye sormayacağı bir ülke vaad etse de durum böyle. Gençler ülkelerini, kendilerine burçları sorulduğu için değil çalışanların refahına öncelikleri arasinda yer vermeyen baskın iş yaşamı ve işletme kültürü nedeniyle terk etmek istiyor.</div><div><br /></div><div><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEhXcY0S4UNaOOnIZgo_lNFUwl7Ho2f5ODuqtNLkjDGyFWBK9RO06TVoSNv9sJOr7VrEhnhHNhDbsIHisd9pt-4A1fPDiT4Tj8rfAo7uIl1lVfmOiiMwN5DLJgLE3NKobkKrld8UUuThG3VlbfLlmgtk4beqxCUODuulWEoyG59-4OM7Q0-SWf62Qx-d" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" height="418" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEhXcY0S4UNaOOnIZgo_lNFUwl7Ho2f5ODuqtNLkjDGyFWBK9RO06TVoSNv9sJOr7VrEhnhHNhDbsIHisd9pt-4A1fPDiT4Tj8rfAo7uIl1lVfmOiiMwN5DLJgLE3NKobkKrld8UUuThG3VlbfLlmgtk4beqxCUODuulWEoyG59-4OM7Q0-SWf62Qx-d=w275-h418" width="275" />
</a>
</div><div><br /></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-17929401049154304802023-03-31T01:36:00.002-07:002023-03-31T04:25:28.219-07:00Eğitim bu sefer de sınava hazırlık için feda edildi<p><span style="text-align: justify;">Millieğitim Bakanlığının lise ve üniversiteye geçiş </span>sınavlarında ikinci yarıyılda işlenecek konulardan soru sorulmayacağını açıklaması sonrasında bazı özel okulların ikinci dönem müfredatlarının yerine sınava hazırlık derslerini getirdiği bildirildi. </p><p><span></span></p><a name='more'></a><p></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;">Bazı özel okulların sınava hazırlanan ilköğretim 8. sınıf ve orta öğretim 12. sınıf öğrencilerine müfredat yerine test sorusu çözdürmeye başlamasının öğrencilerin eğitim yaşamını riske edilmesi olduğuna dikkat çekiliyor. </span>Öğrencilerin müfredat kapsamındaki dersleri görmemesi ise sonraki yıllarda telafisi mümkün olmayan eğitim açıklarının ortaya çıkması ile sonuçlanabilir. <span style="text-align: left;"> </span></p><p style="text-align: justify;">Ülkemizdeki sınava odaklı eğitim modelinin öğrencilerin bazı temel konuları işlemeden okullardan mezun olması riskini de beraberinde getirdi. <span>Öğrencilerin sınava hazırlık çalışmalarına öncelik verilmesi müfredattaki bazı konuların işlenmemesini de beraberinde getirmiş bulunuyor. </span></p><p style="text-align: justify;"><span>Pedagojik açıdan tartışmalı pek çok uygulamaya zemin hazırlayan özel okullar ve nitelikli okullara dayalı eğitim modelinin öğrencilerin eğitiminde yol açtığı kusurlardan sonuncusunu müfredatın yerini sınava hazırlık derslerinin aşması oluşturdu. D</span>eprem sonrası dönemde ilk feda edilenin üniversite eğitimi olması gibi sınava hazırlanan yaş grubundaki çocukların eğitimi de sınav odaklı eğitim modeline feda edilmek isteniyor. </p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-73412583944315816672023-01-04T03:04:00.006-08:002023-01-04T23:21:50.075-08:00Neoliberal politikalar eğitim sistemini felç ediyorÜlkemizde eğitimi kamusal bir hizmet olmaktan çıkarmayı amaçlayan ve bunu bir ölçüde sağlamış olan neoliebral politikaların eğitim sisteminin felç olmasına neden olduğunu söylemek yanlış olmaz.<div><br /></div><span><a name='more'></a></span><div><br /></div><div style="text-align: justify;">Basında yer alan habere göre bir sonraki eğitim öğretim dönemi için özel okullar tavan zam fiyatını beklemeden fiyat artışıyla erken kayıt yapmaya başladılar. (1) Buna göre bir özel okulun gelecek yıl beşinci sınıfa gidecek bir öğrenci için veliden 165 bin TL istediği belirtiliyor. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://i2.wp.com/www.differencebetween.com/wp-content/uploads/2015/04/Difference-Between-School-and-Education_Education.jpg?resize=521%2C500&ssl=1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="521" height="336" src="https://i2.wp.com/www.differencebetween.com/wp-content/uploads/2015/04/Difference-Between-School-and-Education_Education.jpg?resize=521%2C500&ssl=1" width="350" /></a></div><br /><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Günümüzde yeterli kaynak ayrılmayan ve gerekli yatırımların yapılmadığı kamusal eğitim sisteminde sunulan hizmetin niteliğinin gün geçtikçe düştüğü biliniyor. Eğitimde derslik sayısını arttırmaya yönelik planlama yapılmaması ve kent arazilerinin fiyatlarında yaşanan ciddi yükseliş sonrasında sınıf mevcutlarının azalmasını sağlayacak yeni derslik yapımı ise artık hayal. Bu nedenle derslik sayısının yetersiz olduğu kentsel bölgelerde yüksek mevcutlu sınıflarda eğitimin sürdürülmesi önlenemiyor. Eğitime yapılacak en önemli yatırımı ise kuşkusuz öğretmen yetiştirme ve istihdamına yapılacak yatırım oluşturuyor. Kamusal eğitime aktarılan kaynakların yetersizliği nedeniyle öğretmenlerin kadrolu, güvenceli ve belirli gelir düzeyinde istihdam edilmesinin de sağlanamadığı biliniyor. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><h3 style="text-align: right;"><span style="font-weight: normal;">Kamusal eğitime yeterli kaynağın aktarılmaması ile karakterize neoliberal politikalar eğitim sisteminin felç olmasına yol açıyor. </span> </h3><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Kamusal eğitimde yaşanan yetersizliklerin telafi edilmesi için de özel okulların özendirilmesi gündeme getirilmiş bulunuyor. Ancak 2023-2024 yılında özel okul sisteminde ortaya çıkması olası sorunlar eğitim sisteminin felç olması sonucunu doğurabilir. Çünkü özel okul sistemi 2023 - 2024 eğitim öğretim dönemi açısından kriz sinyalleri veriyor. Özel okulların yıllık eğitim ücretlerinde yüzde 100'ün üzerinde zam geleceği aksi takdirde özel okulların giderleri karşılamakta zorlanacağı belirtiliyor. Çalışanların ücretlerinde enflasyona göre yaşanan kayıpların telafi edilmediği göz önüne alındığında velilerin özel okullardaki yüksek fiyat artışlarını ne oranda karşılayabileceği belirsizliğini koruyor. Önümüzdeki dönemde özel okula öğrenci kaydettirmek adeta borsa da hisse senedi almak gibi kısa ve uzun vadeli risklerin hesaba katılmasını ve yönetilmesini gerektiriyor. Kamusal eğitime yeterli kaynağın aktarılmaması ile karakterize neoliberal politikalar eğitim sisteminin felç olmanın eşiğine getirdi. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">K<span style="text-align: left;">aynak:</span></div><a href="https://www.birgun.net/haber/fiyatlar-cok-erken-uctu-416238" target="_blank">Fiyatlar çok erken uçtu başlıklı Birgün gazetesi haberi</a>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-72033865402041504582022-12-07T23:30:00.005-08:002022-12-08T00:17:39.659-08:00Her üç çocuktan biri maddi yoksunluk çekiyor<p>TÜİK verilerine göre 2021 yılında her üç çocuktan biri maddi yoksunluk içindeydi.</p><span><a name='more'></a></span><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">TÜİK tarafından hazırlanan Türkiye'de Çocuk 2021 raporuna göre çocukların yüzde 35'inin maddi yoksunluk içinde olduğu belirtildi. Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan insanların oranı olarak tanımlanan maddi
yoksunluk; belirlenmiş 9 maddeden en az 4 tanesini ekonomik nedenlerle karşılayamayan/mahrum
olan insanların oranı olarak tanımlanıyor. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://borgenproject.org/wp-content/uploads/Poverty-Affects-Different-Age-Groups-1500x1000.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="533" data-original-width="800" height="291" src="https://borgenproject.org/wp-content/uploads/Poverty-Affects-Different-Age-Groups-1500x1000.jpg" width="437" /></a></div><br /><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Bu göstergeler;</div><div style="text-align: justify;">1) Beklenmedik harcamalar, 2) Evden uzakta bir haftalık tatil (tüm aile fertleri
için), 3) Ödeme zorluğu (konut kredisi, kira, elektrik, su, doğalgaz vb. faturalar, taksit/borçlar), 4) İki
günde bir et, tavuk, balık içeren yemek (vejeteryanlar için eşdeğer yemek), 5) Evin ısınma ihtiyacı, 6)
Çamaşır makinesi, 7) Renkli televizyon, 8) Telefon (sabit veya mobil), 9) Otomobil</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">TÜİK verilerine göre 2021 yılında 7.436.000 çocuk bu tanıma göre maddi yoksunluk çekmekteydi. 2022 yılında maddi yoksunluk içindeki çocuk sayısının daha da arttığı tahmin ediliyor. </div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-76721312180067607742022-12-01T03:39:00.012-08:002023-03-31T01:36:55.919-07:00Sınav odaklı eğitim sistemi ile nereye kadar?<p></p><div style="text-align: justify;">Herkesin herkesle rekabet etmesinin teşvik edilmesi ve sınavlar aracılığıyla oluşturulan öğrenciler arası rekabet ortamı yapıcı değil yıkıcı bir eğitim ortamı oluşturuyor.</div><span><a name='more'></a></span><p></p><p style="text-align: justify;">Mersin’de 12 yaşındaki öğrenci sınavdan düşük not aldığı
için kendisiyle alay ettiğini öne
sürdüğü sınıf arkadaşını öldürdü. Sınav odaklı eğitim modeli ile böylesi korkunç bir olayın yaşanması sınav odaklı eğitim sistemi hakkında yeniden düşünmeyi gerektiriyor. Çünkü sınav odaklı eğitim kendisi öğrencilerde gerilime ve kaygının artmasına neden oluyor. </p><div style="text-align: center;"><b>Sınav odaklı eğitim sistemi kaygıyı arttırıyor</b></div><div style="text-align: center;"><b><br /></b></div><div>PISA´nın Nisan 2017´de açıkladığı "Öğrenci Refahı" temalı raporuna göre Türkiye´deki öğrencilerin kaygı ortalaması da hayli yüksek. Türkiye'de öğrencilerin yüzde 56'sı ders çalışırken stres yaşadığını belirtiyor. Türkiye bu oranlarla İtalya´nın ardından Avrupa'da öğrencilerin ders çalışırken en fazla kaygı duyduğu ikinci ülke oldu. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><p style="text-align: justify;">Eğitimin işlevleri arasında bireylerin eğitim sonrası yaşamlarında işgücü olarak üstlenecekleri sorumluluklarla ilgili tahsis edici rolü de bulunuyor. Bireyler aldıkları eğitime göre belirli mesleklerin kimler tarafından sürdürüleceği de belirlenmiş oluyor. Farklı mesleklerin edinilmesi aşamasında farklı okullara girişin sınava dayalı olması ise öğrencilerin üzerinde giderek artan baskının oluşumuna yol açıyor. Eğitimin merkezinde sıralama, yarışma ve performansın olması öğrencilerin akademik ve sosyal gelişmelerini aksatmakla kalmıyor, sürekli ruhsal örselenmeleri yoluyla ciddi ruhsal sorunların ortaya çıkmasına da zemin hazırlıyor.</p><h3 style="text-align: right;"><span style="font-weight: normal;">Eğitim sisteminin öğrenciler arası sıralama ve yarışma yerine dayanışmayı, branşlaşma yerine kültürel gelişmeyi, sınav odaklı ezbercilik yerine eleştirel düşünme kapasitesini geliştirmeyi hedeflemesi gerekir</span></h3><div style="text-align: center;"></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Sınav odaklı eğitimin öğrenilen her şeyi hatırlama becerisi kazandırarak ve ezberciliği özendirerek öğrencilerin anlayış ve kavrayış yetilerinin ve öğrenme potansiyellerinin giderek körelmesine yol açtığı belirtilmektedir. Eğitim sisteminin öğrenciler arası sıralama ve yarışma yerine dayanışmayı, branşlaşma yerine kültürel gelişmeyi, sınav odaklı ezbercilik yerine eleştirel düşünme kapasitesini geliştirmeyi hedeflemesi gerekir. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Deniz Akgün</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-233883813474335382022-11-29T00:50:00.003-08:002022-11-29T04:43:22.707-08:00Eğitim çağındaki çocukların yüzde 9'u okula gitmiyor<div style="text-align: justify;">Eğitim Reformu Girişimi'nin 2022 yılı Eğitim İzleme Raporu'na göre ülkemizde 14-17 arası çocukların yüzde 9'u eğitim sisteminde yer almıyor. <span><a name='more'></a></span></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://habitatbroward.org/wp-content/uploads/2020/01/10-Benefits-Showing-Why-Education-Is-Important-to-Our-Society.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="534" data-original-width="800" height="264" src="https://habitatbroward.org/wp-content/uploads/2020/01/10-Benefits-Showing-Why-Education-Is-Important-to-Our-Society.jpg" width="396" /></a></div><br /><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Eğitim Reformu Girişimi’nin raporuna göre, Türkiye’de, 14 yaşındaki çocukların yüzde 4,3’ü okula kayıtlı değilken bu oran 17 yaşındaki çocuklarda bu oran yüzde 13,1’e kadar yükseldi. Eğitim Reformu Girişimi'nin 2022 yılı Eğitim İzleme Raporu raporuna göre 14-17 yaş grubundaki öğrencilerin kızlarda yüzde 9,5'u, oğlan çocuklarda ise yüzde 9,0'u okula gitmiyor. Oğlan çocukların işgücüne katılım oranı yüzde 22,9’ken, kız çocuklarda bu oranın yüzde 9,5 olduğu dikkate alındığında resmi işgücü katılım oranlarında görünmeyen kız çocukların nerede olduğu da Rapor'da soruluyor. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><h3 style="text-align: right;"><span style="font-weight: normal;">Eğitim yaşamının dışına itilmiş çocukların okula gitmeme nedeni ile ilgili veri bulunmuyor</span></h3><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Eğitim sisteminin dışında itilmiş olan çocukların ne kadarının çalışma yaşamında olduğu, ne kadarının çocuk evliliği ile aileye karıştığı, ne kadarının ev içi işlerde üstlerine düşen sorumluluklar nedeniyle okula gidemediği ve kadarının ailelerin okul masraflarını karşılayamadığı için okula gönderilmediği bilinmiyor. Ülkemizde 12 yıllık eğitimin zorunlu olduğu dikkate alındığında eğitim çağındaki her on bir çocuktan birinin eğitim görmeme nedenlerinin neler olduğu ve bu konuda ne tür çalışmalar yürütüldüğü konusu önem taşıyor.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Kaynak:</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><a href="https://www.egitimreformugirisimi.org/wp-content/uploads/2022/11/EgitimIzlemeRaporu2022.pdf" target="_blank">Eğitim İzleme Raporu, 2022</a></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-48119670727986976812022-11-27T01:56:00.014-08:002022-11-29T02:57:29.342-08:00Uyusturucu sorununun çözümü için çok sektörlü toplum ruh sağlığı hizmetiÜlkemizde toplum ruh sağlığı sorunlarının çözümü için çok sektörü koruyucu ruh sağlığı hizmet modeline gereksinim bulunuyor.<span><a name='more'></a></span><div><div><br /><div><br /></div><div><br /></div></div></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="800" data-original-width="600" height="263" src="https://meadowsoutpatient.com/wp-content/uploads/2022/02/Why-Is-It-So-Hard-to-Stop-Using-Drugs-edited.jpg" width="303" /></div><br /><div><br /></div><div><br /><div style="text-align: justify;">İzmir milletvekili Özcan Purçu Roman mahhalesindeki çok sayıdaki gencin uyuşturucu bağımlılığı tedavisi görmek istediğini ancak bu konuda yetkililerin desteğini görmediklerini ifade ediyor. Purçu'ya göre "<i>Roman mahalleleri açlıktan uyuşturucudan, işsizlikten kırılıyor. Bir tane yetkili gelmiyor buraya. Gençleri hepsi uyuşturucu bağımlısı oldu. Analarını babalarını dövüyorlar, evde satacak bir şey kalmadı. Çocuklar tedavi olmak istiyor. Roman mahalleri çaresiz.</i>"</div><h3><div style="text-align: right;"><span style="font-weight: 400;"><br /></span></div><span style="font-weight: normal;"><div style="text-align: right;">Toplum ruh sağlığı sorunlarının ulaşmış olduğu boyut sağlık hizmetlerinin k<span style="text-align: left;">linik hizmet paketinin ötesine geçen </span><span style="text-align: left;">yeni bir anlayışla ele alınmasını zorunlu kılmaktadır</span></div><div style="text-align: right;"><span style="text-align: left;"><br /></span></div></span></h3><div><div style="text-align: justify;">Ülkemizde ismi toplum ruh sağlığı merkezi olan ancak faaliyetlerinin merkezini toplumdaki ruh sağlığı sorunlarının çözümü için koruyucu ruh sağlığı çalışmalarının yürütmekten ziyade adli klinik hizmetleri sunan yapılar bulunuyor. Oysa ülkemizde gençlere yönelik sağlık, eğitim, sosyal hizmetler gibi ilgili sektörlerin işbirliği ve yerel yönetimlerin desteği ile planlanarak yürütülecek koruyucu ruh sağlığı hizmetlerine gereksinim bulunuyor. Toplum ruh sağlığı sorunlarının ulaşmış olduğu boyut sağlık hizmetlerinin klinik hizmet paketinin ötesine geçen yeni bir anlayışla ele alınmasını zorunlu kılmaktadır.</div></div></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Kaynak:</div><div style="text-align: justify;">1. https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/chpli-purcu-roman-mahallelerinde-100-gencten-90i-madde-bagimlisi-2006164</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-2127235139021886502022-11-16T00:21:00.006-08:002022-11-29T02:57:44.012-08:00Dr. Mehmet Öz'ün ülkesi...<p> <span style="text-align: justify;">Dr. Mehmet Öz, 2018 yılında türkçeye çevrilmiş İyileştiren yiyecekler isimli kitabında "ülkemizde ortalama bir insan 70 kilodan fazla şeker tüketiyor ve bu da çok fazla" değerlendirmesinde bulunuyor.</span></p><span><a name='more'></a></span><p style="text-align: justify;"><br /></p><p style="text-align: justify;">Mehmet Öz'ün ülkemiz derken hangi ülkeyi kastettiği sorusu ister istemez insanın aklına geliyor. Bu ülke Türkiye mi, yoksa ABD mi? </p><p style="text-align: justify;">Çocuklara ana sınıflarından başlayarak iki dilli eğitim verildiği, yabancı dil eğitiminin ve yabancı dille eğitimin giderek yaygınlaştığı, eğitim sistemi içinde yabancı ülkelerde kariyer yapan bilim insanlarının rol model olarak sunulduğu ve nihayetinde gençler tarafından eğitim sonrasında yurt dışı istihdam olanaklarının kollandığı ülkemizin coğrafi adresi neresi olabilir? </p><h3 style="text-align: right;"><span style="font-weight: normal;">Milliyetçilik söz konusu olduğunda birinciliği kimseye bırakmayanların, eğitim sistemindeki ve genç nüfustaki kendi ülkesine yabancılaşma konusunda çözüm önerileri var mı?</span></h3><p style="text-align: justify;">Milliyetçilik söz konusu olduğunda birinciliği kimseye bırakmayanların, eğitim sistemindeki ve genç nüfustaki kendi ülkesine yabancılaşma konusunda çözüm önerileri var mı? Yoksa Mehmet Öz'ün ülkesinin neresi olduğunun yanıtını henüz bulamadılar mı?</p><p style="text-align: justify;"><br /></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-89596413960020396272022-11-02T06:01:00.013-07:002022-11-29T02:58:02.303-08:00Küçük yaşta yabancı dil eğitimi pedagojik mi?<p>Eleştirel pedagoji alanının önde gelen isimlerinden Paulo Freire dilin yanlızca iletişim aracı olmadığını aynı zamanda ulusal varlık için alt yapı oluşturduğunu belirtiyor. </p><span><a name='more'></a></span><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><p style="text-align: justify;">Freire'nin bu görüşü yabancı dil öğreniminin ulusal kültürün varlığı ve gelişimi açısından riske yol açıp, açmadığı sorusunu gündeme getiriyor. Ülkemizde ana sınıfı ve kreşlerden başlayan ve sonrası özel okul sistemi ile devam eden yabancı dil eğitimine ağırlık verilmesi furyasının ulusal varlığa etkisi nasıl olmaktadır?</p><h3 style="text-align: right;"><span style="font-weight: normal;">Küçük yaşta yabancı dil ağırlıklı eğitim müfredatı ulusal varlık alt yapısı açısından riskli bir yönelimi oluşturuyor </span></h3><p style="text-align: justify;"><span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; color: black; font-family: "Times New Roman"; font-size: medium; font-style: normal; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; orphans: 2; text-align: left; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-decoration-thickness: initial; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: 2; word-spacing: 0px;"></span></p><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Çift dilli eğitim eğer çocuk ana dilinin konuşulduğu ülkeden farklı bir yerde büyüyor ve orada yaşamaya devam edecekse gündeme gelebilecek bir seçeneği oluşturuyor. Ana dillerinin konuşulduğu bir ülkede yaşayan çocukların küçük yaştan itibaren çift dilli eğitime tabi tutulması pedagojik açıdan tartışmalı bir durumu oluşturuyor. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: center;"><img border="0" height="274" src="https://images03.brasildefato.com.br/f45b2ecb674b526354a42dffbd8d1484.jpeg" width="440" /></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: x-small;">Paulo Freire dilin yanlızca iletişim aracı olmadığını aynı zamanda ulusal varlık için alt yapı oluşturduğunu belirtiyor</span></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Ülkemizden eğitim bakanlığının isminin önünde miili ön ekinin bulunduğu biliniyor. Ayrıca eğitim müfredatının muhafazakar içerikte yapılandırıldığı ve bu özelliğine giderek daha fazla önem atfedildiği de biliniyor. Peki ulusal varlık açısından uygun bir alt yapı sağlayıp, sağlamayacağı tartışma konusu olabilecek yabancı dil ağırlıklı ve çift dilli eğitim yöneliminin milli vurgusu ön plandaki eğitim müfredatında kendine yer bulabilmesi nasıl açıklanabilir?</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Deniz Akgün</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Kaynak: </div><div style="text-align: justify;">1. Paule Friere. Eleştirel pedagoji. Ayrıntı yayınları, 2010.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-44684205403159602442022-10-25T01:47:00.010-07:002022-11-29T02:58:10.110-08:00Yurt dışına gitmek ya da gitmemek<p>Chiristian Petzold'un 1980'li yıllarda Doğu Almanya'da geçen Barbara isimli filmdeki yurt dışına kaçış öyküsü günümüzde yurt dışına çıkma hayali kuran gençlerin hikayesi ile paralellik taşıyor.</p><span><a name='more'></a></span><h3 style="text-align: left;"><b><br /></b></h3><h3 style="text-align: left;"><b>Beyaz yakalılar için ülkede kalma nedeni</b></h3><p style="text-align: justify;">Filmin kahramanı Barbara Doğu Almanya'dan kaçmaya çalışan ve rejimle sorunları olan başarılı bir doktordur. Barbara Alman polisi tarafından izlenmektedir ve bu nedenle kaçış planı ile ilgili çalışmalarını gizlilikle yürütmektedir. Sürgüne gönderildiği hastanede doktor olan Andre ile Barbara arasında arkadaşlık ilişkisi vardır. Andre Barbara'ya olan ilgisini gizlemez. Barbara'nın ise birlikte yurt dışına kaçış planını yaptığı başka bir erkek arkadaşı vardır. </p><p style="text-align: justify;">Olayları gelişimi içinde Barbara Andre arasında yakınlaşma gerçekleşir. Andre çalıştığı kasabayı ve buradaki doktorluğu seven biridir. Andre'nin kendisine olan ilgisini Barbara da karşılıksız bırakmaz. Barbara'nın yurt dışına çıkma yerine ülkesinde kalarak hayata orada devam etmesinde Andre etkili olur. Barbara yurt dışına çıkış için yaptığı hazırlıkları başka birinin yurt dışına çıkışı için kullanarak Andre ile kalmayı tercih eder. Kalmak için bir nedeni olanlar için yurt dışına kaçmak tek seçenek olmayabilir. </p><p style="text-align: justify;"><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://i0.wp.com/www.filmloverss.com/wp-content/uploads/2018/08/barbara-filmloverss.jpg?ssl=1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="535" data-original-width="800" height="247" src="https://i0.wp.com/www.filmloverss.com/wp-content/uploads/2018/08/barbara-filmloverss.jpg?ssl=1" width="369" /></a></div><span style="font-size: x-small;"><div style="text-align: center;">Barbara filminden bir sahne</div></span><p style="text-align: justify;"><br /></p><p style="text-align: justify;">Ülkemizde geleceğini yurt dışına çıkış planları üzerine kuran bir kuşak yetişiyor. Kendi ülkelerinde kalarak sorunlarla mücadele etmek yerine sorunlardan kaçmayı tercih eden gençlerin ilgiyle izleyebileceği bir film Barbara. Ülkede kalmak için geçerli bir nedeni olunca Barbara ülkesinden kaçmaktan vazgeçmişti. Gençlerin ülkeden kaçmasını önleyecek bir nedene gereksinimi var. Bu nedeni ve farklı bir gelecek planını gençlere sunmak hepimizin görevi.</p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-73217897513532526912022-10-12T05:02:00.018-07:002022-11-29T03:00:26.869-08:00Eğitimin piyasaya bırakılması kimin fikriydi?<p>Eğitime devlet katkısı azaltılarak eğitim sistemi adeta piyasaya bırakıldı. Ancak bu anlayışın temelinde liberal dünya görüşünün yer aldığı doğru değil. Liberal düşünce sisteminin öncüsü Adam Smith'e göre eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik hizmetlerinin devlet tarafından sunulması daha uygun olur. </p><span><a name='more'></a></span><p><br /></p><p style="text-align: justify;">Ülkemizde öğretmenlerin önemli bir bölümü asgari ücret düzeyinde ya da asgari ücretin altından ücret alıyor. Özel okul öğretmenleri ile ilgili her hangi bir taban ücret düzenlemesi bulunmuyor. Özel okul öğretmenleriyle asgari ücret üzerinden sözleşme imzalanabiliyor. Devlet okullarında ise ücretli öğretmenlik uygulaması var. Ücretli öğretmenler ancak girdikleri ders karşılığında ders ücreti alabiliyor. Ücretli öğretmenlerin sosyal güvenlik primleri de tam zamanlı yatmıyor. Bu nedenle emeklilik hakları sürüncemede kalıyor. Ücretli öğretmenler öğretmenlerin görmesi gereken saygınlığa da sahip değiller. Asgari ücretin altında çalışan ücretli öğretmenler adeta böcek muamelesi gördüklerini belirtiyorlar. (1) Öğretmene değer verilmeyen eğitim sisteminde nitelikli eğitimin olmasını beklenemez.</p><h3 style="text-align: right;"><span style="font-weight: normal;">Liberalizmin savunucusu Adam Smith <span style="text-align: left;">eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik hizmetlerinin devlet tarafından sunulması</span></span><span style="text-align: left;"><span style="font-weight: normal;"> gerektiğini belirtmişti.</span> </span></h3><p style="text-align: justify;">İş dünyasının temsilcileri de ülkemizdeki eğitimin nitelik sorununa dikkat çekiyorlar. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, bir kaç gün önce düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde “En büyük sorun katma değer” diyerek “Türkiye’nin nitelikli insanları kaybettiğine” dikkat çekti. Bu toplantıda Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker de “İnsana yatırım yaparak fark yaratabiliriz” diye konuştu. Aynı toplantıda konuşan Cem Boyner ise "paralar betona gömüldü, insanın içi acıyor" şeklinde görüşünü bildiriyor. (2)</p><p style="text-align: justify;"><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://www.cumhuriyet.com.tr/Archive/2022/10/9/1990236/kapak_042054.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="760" height="270" src="https://www.cumhuriyet.com.tr/Archive/2022/10/9/1990236/kapak_042054.jpg" width="456" /></a></div><span face="Montserrat, sans-serif" style="background-color: white; color: #222222;"><div style="text-align: center;"><span style="font-size: x-small;">TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan</span></div></span><p style="text-align: justify;"><br /></p><p style="text-align: justify;">Peki devletin eğitime yeterli kaynağı aktarmaması ile karakterize politika nereden kaynaklanıyor. <span style="text-align: left;">İş insanları ülkemizde eğitimde nitelik sorunu yaşandığı konusunda birbirine benzer açıklamalar yapıyorlar. </span>Liberalizmin kurucusu Adam Smith <span style="text-align: left;">eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik hizmetlerinin devlet tarafından sunulması</span><span style="text-align: left;"> gerektiğini belirtmişti. Ülkemizde eğitim sistemi neden geri plana itilmiş durumda?</span></p><p style="text-align: justify;"><br /></p><p style="text-align: justify;">Kaynaklar:</p><p style="text-align: justify;">1. <a href="https://www.karar.com/guncel-haberler/asgari-ucretin-altinda-calisan-ucretli-ogretmen-9-yilda-900-gun-primim-1695351" target="_blank">Karar gazetesi haberi</a></p><p style="text-align: justify;">2. <a href="https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/tusiad-baskani-orhan-turan-gencleri-kaybetmeyelim-1990236" target="_blank">Cumhuriyet gazetesi haberi</a></p><p><br /></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-81762371204326624332022-10-04T23:57:00.002-07:002022-11-29T02:59:02.520-08:00Eğitime kaynak aktarmada sonuncuyuzEuronews'in aktardığına göre Türkiye’de ilk ve orta dereceli okullardaki eğitim harcamalarında özel sektörün payı OECD ülkeleri içinde yüzde 25,1 oranıyla 36 ülke içinde ilk sırada gelirken, yine ilk ve orta dereceli okullarda kamunun payı yüzde 74,8 ile Türkiye 36 ülke içinde son sırada geliyor.<div><br /></div><span><a name='more'></a></span><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından eğitim harcamaları ve bu eğitim içindeki kamu payı ile ilgili bir rapor yayınlandı. Buna göre Türkiye’de ilköğretimden yükseköğretim düzeyine kadar öğrencilerin masrafı, gayri safi yurt içi milli hasılasının yüzde 5,2’sine denk geliyor.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div><div style="text-align: justify;">Türkiye, talebe başına ortalama 5 bin 743 dolarlık yıllık harcamayla 36 ülke içinde 34. sırada. OECD’de ortalama ise 11 bin 990 dolar.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div></div><div style="text-align: justify;">Haberi okumak için <a href="https://tr.euronews.com/2022/10/03/oecd-ulkeleri-icinde-egitime-yapilan-yatirimda-turkiye-kacinci-sirada" target="_blank">lütfen tıklayınız. </a></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-57467291672449835412022-09-28T00:12:00.015-07:002022-11-29T02:59:17.154-08:00Sessiz istifa, eğitimden kopuş ve dibe batışİnsan kaynakları platformu Youthall Türkiye “Sessiz İstifa” araştırması sonuçlarına göre iş yerine kendisini ait hissedenlerin oranı sadece yüzde 18,5 olarak bulundu.<span><a name='more'></a></span><div style="text-align: justify;"><br /></div><div><div style="text-align: justify;">Sessiz istifa genel anlamıyla “işte en azını yapmak, yapılması gerekenler dışında hiçbir şey yapmamak, özel hayatı korumak ve daha az sorumluluk almak” olarak ifade edilen sessiz bir vazgeçiş süreci olarak tanımlanıyor. “Sessiz İstifa” hakkında ne düşünüyorsunuz? sorusuna gençlerin yüzde 24’ünün sessiz istifa sürecindeyim demesi ve yüzde 46,6’sının bu kavrama yatkın olduğunu belirtmesi, konunun Türkiye’de de yaygın olduğunu ortaya koydu. (1)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="text-align: justify;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;">Diğer taraftan artan hayat pahalılığı, kira ücretlerinden gıdaya yapılan zamlar, barınma masrafları üniversite öğrencilerini de geçim derdine düşürdü. Pahalılıkla mücadele edemeyen üniversite öğrencileri memleketlerine dönmeyi tercih ederken, örgün öğretim açık öğretime dönüyor. (2)</div></div><h3 style="text-align: left;"><div style="text-align: justify;"><span style="font-weight: 400;"><br /></span></div><span style="font-weight: normal;"><div style="text-align: right;">Nitelikli eğitimin olmaması </div><div style="text-align: right;">gençlerin sonraki meslek yaşamında da </div><div style="text-align: right;">verimli çalışabileceği bir iş yaşamında </div><div style="text-align: right;">yer almasına engel oluyor.</div></span></h3><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Güney Kore gibi bazı Uzak Asya ülkeleri 1960'lı ve 1970'li yıllarda eğitimi sosyal sermaye gibi ele alarak, eğitime yapılan yatırımların sonucunda yüksek teknoloji kullanan sektörler üzerinden kalkınma yoluna girebilmişlerdi. Bu özellikleri nedeniyle bu ülkelere Asya kaplanları adı takılmıştı. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Türkiye'de ise devletin eğitime yatırım yapmaması/yapamaması nedeniyle son yıllarda gençler giderek eğitimden uzaklaştı. Nitelikli eğitimin olmaması gençlerin sonraki meslek yaşamında da verimli çalışabileceği bir iş yaşamının ortaya çıkmasına engel oluyor. Eğitime yatırım yapmayan ve planlı kalkınma politikalarına sahip olunmayan ülkemizde ekonomik ve sosyal yaşam giderek kötüleşiyor. Gemi su alıyor ve dibe doğru batıyor. Kaptan koltuğunda kimin oturacağından ziyade geminin batışı nasıl önlenecek, bu konuya odaklanmakta fayda var. </div><div><br /></div><div><br /><div>Kaynaklar:<br /><br /><br />1. Türkiye'de dört gençten biri 'sessiz istifa' sürecinde. https://www.bloomberght.com/turkiye-de-dort-gencten-biri-sessiz-istifa-surecinde-2315953</div></div><div><br /></div>2. Üniversite öğrencilerinin tek derdi geçinebilmek. https://www.birgun.net/haber/universite-ogrencilerinin-tek-derdi-gecinebilmek-404213Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-72130325002020136712022-09-19T01:30:00.005-07:002022-11-29T02:59:28.678-08:00Ülkemizde bir eğitim sisteminin varlığından söz edilebilir mi?<p>Eğitim sisteminin biçimlenmesinde çalışma yaşamında gereksinim duyulan işgücünün özellikleri belirleyici oluyor.</p><span><a name='more'></a></span><p style="text-align: justify;">Güney Kore gibi 1970'li yıllarda yüksek teknoloji yatırımları yoluyla ekonomik gelişmesini sağlamış olan ülkelerde eğitime yapılan yatırımların toplumsal sermaye olarak görülmesinin arkasında da bu anlayış yer alıyor. Ekonomik modellerle eğitim sistemi arasındaki paralellik eğitimin planlanmasının ekonomik planlama ile ilişkili olması sonucunu doğuruyor. Buna göre ekonomik gelişme hangi yönelimlere sahipse eğitim sisteminin de buna göre yapılanması söz konusu oluyor. </p><p style="text-align: justify;">1960'lı yıllarda Japonya'da ortaya çıkan kalite çemberleri tarzı üretim modeli, bu tür işletmelerde istihdam edilecek çalışanların grup çalışması türü interaktif eğitim yöntemleri ile eğitim görmesini koşullar. Bundan çok farklı olan üretim modeli olan akar bant üzerinde çalışanların aşırı uzmanlaşmış işleri üstlenmeleri ise öğretmen merkezli didaktik eğitim modellerinin öne çıkmasını gerektiriyor. Dolayısıyla eğitim sisteminin nasıl olması gerektiği tartışılırken ülkenin ekonomik kalkınma çabalarının hangi yönelimlere sahip olduğunun dikkate alınması gerekiyor. </p><p style="text-align: justify;">Çalışma yaşamına yönelik eğitim biçimlerinin özellikleri açısından ülkemizde bir eğitim sisteminin olup, olmadığı sorusunun yanıtı aranabilir. imam hatip okulları, özel okullar, nitelikli kamu okulları, nitelikli kamu okulları dışında kalan kamu okulları gibi çok parçalı eğitim sisteminin oluşmuş olması ülkemizin kalkınmaya yönelik planlı çabalarının kalmamış olmasından kaynaklanıyor. </p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-21904496075140709702022-08-31T06:10:00.006-07:002022-11-29T03:00:37.578-08:00Anti-neoliberal laiklik<p>Konserlerin yasaklanması, tarikat liderlerinin serbest kıyafetlere yönelik tepkileri, yaşam tarzına müdahale ve kültür yaşantısının dini referanslara göre biçimlendirme çabaları gündemden düşmüyor. Laiklik karşıtı bu çabalar ise eğitim ve kültür yaşamına devlet müdahalesinin olmamasını savunan neo-liberal politikaların sonucu olarak ortaya çıkıyor. Asıl mesele dine uygun davranıp, davranmamaya zorlanmamız değil, neo-liberal reform politikalarının sürdürülmesine zorlanıp, zorlanmamızla ilgili. </p><span><a name='more'></a></span><p style="text-align: justify;">Eğitim sisteminin dini içeriklere göre şekillenmesi, neo-liberal reformların gereği olarak devletin eğitimden çekilmesi sürecinde gündeme geldi. Neo-liberal eğitim politikalarına göre artık iki tür okul var: Özel okullar ve dini eğitim veren okullar. Eğer yüzde 1'lik başarı dilimine giren bir öğrenciyseniz nitelikli kamu okullarında ya da özel okullarda burslu okuyabilirsiniz. Bunun dışındaki büyük öğrenci kitlesi ise özel okullarda ya dini eğitim veren imam hatip okullarında eğitim görmek durumunda. </p><p style="text-align: justify;"><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbfFD5WINDBBr6P1ngGGPnvdmt3IeJfPSoq5929OjLH8y07y1YoJIUtDhyx9JALE81Y5poMO52Ey60X_KmoIULRw9VmaFnR6D-BeRLFdg6soYP_5JhxzBOgejeGw5kW1A-nPCIQkhdf9tK3_vxvT45bgRBuJ1nQ9KW8ID-WIXepM0QifSDgJQbdGqT/s526/kgshbt.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="526" data-original-width="526" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbfFD5WINDBBr6P1ngGGPnvdmt3IeJfPSoq5929OjLH8y07y1YoJIUtDhyx9JALE81Y5poMO52Ey60X_KmoIULRw9VmaFnR6D-BeRLFdg6soYP_5JhxzBOgejeGw5kW1A-nPCIQkhdf9tK3_vxvT45bgRBuJ1nQ9KW8ID-WIXepM0QifSDgJQbdGqT/s320/kgshbt.jpg" width="320" /></a></div><br /><p></p><p style="text-align: justify;">Dini eğitim veren okullar için devletin bütçesinden kaynak aktarılmaması çok sorun olmuyor. Çünkü dini eğitim sisteminde devletin eksikliğinden kaynaklanan boşluk cemaat eve tarikatlar tarafından doldurulabiliyor. Eğer çocuğunuz dini eğitim veren okullara gitmek istemiyorsa o zaman pamuk eller cebe. Çocuğunuzun özel okul masrafını karşılayabilmek için veli olarak dişinizi tırnağınıza takabilirsiniz. </p><p style="text-align: justify;">Kültür yaşantısının dinselleştirilmesinin de eğitim yaşamının dinselleştirilmesinden farklı bir içeriği bulunmuyor. Dini liderlerin toplumsal yaşama müdahaleye yönelik açıklamaların ve yetkili makamların bu tür açıklamaları uygulamalarına rehber kabul etmesinin arkasında yatan neden kültürel yaşamın dini referanslara göre şekillendirme amacından kaynaklanıyor. Neo-liberal politikaların yaşama geçirilmesinde isteksiz davranılacak olursa dini liderler tarafından sergilenen tepkiler kolaylıkla siyasal taleplere dönüşebilir. </p><p style="text-align: justify;">Dini referanslara göre oluşturulmamış olan kamusal kültürel etkinliklere karşı sergilenen hoşnutsuzluğun nedeni, diğer her şey gibi kültürün de ticarileşmesini öngören neo-liberal paradigmanın hegemonyasından kaynaklanıyor. Buna göre: "<i>Her şey ticaridir, dolayısıyla kültür de ticaridir. Kamusal kültür yoktur ve kamusal olan diğer her şey gibi kamusallığı hedefleyen kültür de ahlaksızlıktır....</i>" Dolayısıyla laiklik artık sadece laiklik değildir. Laiklikten söz etmek gerekiyorsa, olanaklı olan tek laiklik şeklinin anti-neoliberal laiklik olduğunu kabul etmek gerekir. </p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-64819163176678099232022-07-26T04:57:00.006-07:002022-11-29T02:59:42.254-08:00Eğitim sistemi imam hatipleşerek ticarileşiyor <p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKILgC4JN1ZILm1nYuD2VmznIdcC94RhsCsvGpr4pIfjvmAUX5WzvRT4BGomN35aanCd2fuHTM6Tj8E-9OXA1w9wm-QUmmUjCXspjnqvBfHqaTnrkmWUKE99rehzDBQGlPqUPW4_btXLuvG_xR9Qp4KShswGc3NANh017KhQjSCMBCd7YFVSjApN9w/s1016/Imam.png" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="603" data-original-width="1016" height="190" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKILgC4JN1ZILm1nYuD2VmznIdcC94RhsCsvGpr4pIfjvmAUX5WzvRT4BGomN35aanCd2fuHTM6Tj8E-9OXA1w9wm-QUmmUjCXspjnqvBfHqaTnrkmWUKE99rehzDBQGlPqUPW4_btXLuvG_xR9Qp4KShswGc3NANh017KhQjSCMBCd7YFVSjApN9w/s320/Imam.png" width="320" /></a></div><br /><p></p><span><div><span><a name='more'></a></span><span>Eğitim sisteminde imam hatipleşmenin paralelinde din ya da </span>muhafazakarlıktan ziyade ticarileşme ve özel okullaşmanın yattığı anlaşılıyor. </div></span><span><div><span><br /></span></div><div><span>Liselere giriş sınavında öğrencilerin %81'i imam hatip ya da meslek lisesine yerleşebildi. Piyasalaşan eğitim sistemi içinde parası olan veli özel okula, olmayan meslek ya da imam hatip lisesine çocuğunu göndermek durumunda kalıyor.</span></div></span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-49423965265555731812022-04-06T07:07:00.005-07:002022-11-29T02:55:12.602-08:00Aziz Sancar'ın eğitimde rol model olarak sunulması ne kadar doğru?<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="276" src="https://www.youtube.com/embed/1HkkQm_0ZTg" width="473" youtube-src-id="1HkkQm_0ZTg"></iframe></div><br /><p></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8522598677233910835.post-22945542100644939422022-04-06T06:21:00.008-07:002022-11-29T02:55:24.838-08:00Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) yabancı dilde eğitime karşıydı<div style="text-align: justify;">Kamucu eğitim politikaları açısından önemli bir örgüt olan Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) 1960'lı yıllarda yabancı dilde eğitime karşı çıkmıştı. </div><span><a name='more'></a></span><br /><div style="text-align: justify;">Bugün anne babaların öneemli bir bölümü çocuklarının yabancı dilde eğitim görmesini istiyor. Kreşlerde iki dilli eğitim seçenekleri yaygınlaştı. Kariyerini yabancı ülkelerde yapmış bilim insanları öğrencilere rol model olarak sunuluyor. Özel okullarda ilkokuldan başlayarak haftada 15 saat ve üzerinde yabancı dil eğitimi veriliyor. İlkokul çocuklarının çıkardıkları bültenlerde bile ingilizce tercih ediliyor. Ancak yabancı dilde eğitim pedagojik açıdan tartışmalı bir konu. Kamucu eğitim politikaları açısından önemli bir örgüt olan Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) 1960'lı yıllarda yabancı dilde eğitime karşı çıkmıştı. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"> 1969 yılında yapılan TÖS Genel Kurulu’na sunulan Çalışma Raporu’nda yabancı dilde eğitim yapan ODTÜ ve Hacettepe Üniversitesi eleştiriliyordu. TÖS, Türkçe eğitim istiyordu: “<i>Amerikan emperyalizminin Orta Doğu’da gerçekleştirmeye çalıştığı sömürücü şirketler örgütünün mahalli dili iyi konuşan ve İngilizce bilen ucuza çalıştırılabilecek yerli teknisyenlerini yetiştirmek amacı ile kurulduğu bilinen Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde, Atatürk ilkelerine bağlı gençler bütün oyunu bozan girişimler yaptılar ve başarıya ulaştılar. CIA’da tecrübe kazanmış ve gücünü Vietnam’daki insanlık dışı girişimleri ile bilemiş ABD elçisi Komer’in arabası bu Üniversite’de yakılmıştır. Komer’i Üniversite’ye davet eden, büyük yargıçların yaptığı yürüyüşe katılarak Atatürk’ün manevi huzuruna girmek isteyen doktorasız rektör Kurdaş bu öğrenciler tarafından Arslanlı Kapı’dan geri çevrilmiştir.” </i></div><div style="text-align: justify;"><i><br /></i></div><div><i><br /></i><div>Kaynak:</div><div>Aktaran Yıldırım Koç. TÖS. Ulusal Eğitim Derneği Yayınları, Ankara, 2006, s: 44-45.</div></div>Unknownnoreply@blogger.com0